8 Eylül 2008 Pazartesi

Şavşat Tibet Kilisesi

Şavşat Tibet ManastırıTibet Kilisesi Artvin İli, Şavşat İlçesi, Cevizli Köyü’ndedir. Tbeti Manastırı’ndan günümüze bir kilise ve bir şapel ulaşmıştır.

Şavşat Tibet Kilisesi Kilise Gürcü kralı Kuropalates Gurgen’in ölümünden sonra oğlu Aşot Kuhi (899–918) tarafından inşa ettirilmiştir. Meryemana’ya adanmış olan kilise Piskopos Stephane tarafından kutsanarak ibadete açılır.

Manastır kısa sürede sonra bölgenin önemli dini ve kültür merkezi haline gelir. 995 yılında burada yazılmış olan ve çok büyük sanatsal değer taşıyan bir İncil bugün St. Petersburg Halk Kütüphanesi’ndedir. Dıştan onaltıgen içten yuvarlak bir plana sahip olan bu kilisenin üzerine bilinmeyen bir nedenle, 11. yüzyılın ilk yarısında yeni bir kilise inşa edilir. Kilise 12. ve 13. yüzyıllarda birkaç önemli onarım daha geçirir. Bu onarımlar sırasında kilisenin dış duvarları düzgün kesme taşlarla kaplanır ve yine dış duvarlara kabartma tekniğinde süslemeler yapılır.

Bölgenin İslamlaşmasından sonra kilise cami olarak kullanılmaya başlanır. 1885 yılında kubbesine yıldırım düşmesi sonucu hasar görmüş olan kilisenin camii işlevi 1889 yılında sona erer. Bir süre yanındaki okulun tiyatro salonu olarak kullanılan kilisenin 1953 yılında kubbesi ile birlikte batı bölümü tamamen yıkılır. Manastır kilisesi, kuzeyine bitişen şapeliyle birlikte 22.40x22.80 m. boyutlarındadır. Kilisenin orijinal planı, sonradan yapılan eklemelerle çok değişmiştir. Günümüze harap halde ulaşan kilise serbest haç planlıdır. Kiliseye giriş batı haç kolunun kuzey duvarından sağlanır.

Orta mekan dört serbest destek üzerinde yükselen kubbe ile örtülmüş ve dört yönde haç kolları ile genişletilmiştir. Doğuda apsis ve iki yanında ikişer katlı birer oda vardır.

Kilisenin batı haç kolunda bir galeri katı ve kuzey haç kolunun dış duvarına bitişik bir şapel bulunur. Kilisenin günümüze ulaşan doğu ve güney duvarları düzgün kesme taşlarla örülmüştür.

Duvar yüzeyleri üç kademeli kör kemer dizileri ile hareketlendirilmiştir. Dışta pencere ve kapı çerçevelerine kabartma tekniğinde geometrik ve bitkisel bezemeler işlenmiştir.

15 Haziran 2008 Pazar

Yusufeli Barhal Kilisesi

Barhal Manastırı Artvin ili, Yusufeli ilçesi, Altıparmak Köyü’nde Barhal Çayı’nın sağındaki yamaçtadır. Manastırdan günümüze bir kilise ve iki şapel ulaşmıştır.

Barhal Kilisesi973 tarihinde Şatberdi Manastırı’nda kopya edilen “Parhal İncili”ne göre manastır, Gürcü Kralı David Magistros (krallığı, 961-1001) tarafından 961-973 yılları arasında inşa ettirilmiş olmalıdır. Elyazmasında manastır kilisesinin Vaftizci Yahya’ya adandığı belirtilir. Gürcü kralı Büyük Aleksander (krallığı, 1412-1442) döneminde, kilisenin güneyindeki giriş açıklığı önüne bir mekan eklenir. Orta nefin güney duvarındaki kırmızı boya ile yazılan yazıtta, kilisenin, Patrik VIII. İovan (patrikliği 1495-1507) döneminde onarıldığı belirtilir. 1518 yılında, Atabek Kvarkvare tarafından, kilisenin batı girişi önüne yeni bir mekan eklenir. Kilisenin güney ve batı girişi önüne eklenen mekanlar günümüze ulaşmamıştır.

Kilise 17. yüzyılın ortalarından bu yana cami olarak kullanılmaktadır. Parhal Manastırı Kilisesi, 28.40x18.65 m. boyutlarında üç nefli bazilikal planlıdır. Kilise planı ve boyutları ile Yusufeli Dört Kilise Manastır Kilisesi ile büyük benzerlik gösterir. Kiliseye kuzey, güney ve batı duvarı ortasındaki üç kapı açıklığından girilir. Kilisenin camiye çevrilmesi sırasında kuzey ve güneydeki girişler örülerek kapatılmış, güneydeki giriş mihrap olarak düzenlenmiştir.

İçte orta nef, yan neflerden daha geniş ve yüksek tutulmuş olup nef ayrımı, haç planlı dört çift paye ve bunları bağlayan yarım daire kemerlerle sağlanır. Orta nefin doğusunda yarım daire planlı apsis ve apsisin iki yanında iki katlı birer oda bulunur. Odaların yan neflere açılan kapı ve pencereleri kilisenin camiye çevrilmesinden sonra kapatılmıştır. Orta nefin batısında, sonradan eklenen bir galeri katı vardır. Galeri katı, dikdörtgen biçimli, iki serbest, iki duvar payesi ve bunları bağlayan yarım daire kemerlerle taşınır. İç mekan 36 pencere ile aydınlatılır. Üç basamaklı platform üzerine oturan kilise düzgün kesme taş kullanılarak dolgu duvar tekniğinde inşa edilmiştir. Duvar tekniği ve taş kullanımı, özenli bir işçilik gösterir. Yayınlarda kilisenin apsisinin freskolarla bezeli olduğu belirtilse de günümüzde sıva ile kaplıdır. Toprak kayması sonucu kilisenin dış zemin seviyesi yükselmiştir.

Kilisenin doğu ve batı cepheleri merkeze doğru giderek yükselen yedi; kuzey ve güney cepheleri eş yükseklikte on yarım daire kemerli kör arkadlarla hareketlendirilmiştir. Yan neflerin çatıların üzerinden görünen, orta nefin kuzey ve güney duvarlarında, eş yükseklikte oniki yarım daire kör kemer bulunur. Orta nef dıştan çift pahlı çatı, yan nefler ise tek pahlı çatı ile örtülüdür.

Yapının cepheleri ve pencere kemerlerinde, bitkisel ve geometrik motifler ile figürlü bezemeler görülür. Batı ve kuzey cephede, pencerelerin üst hizasında yoğunlaşan figürlü bezemeler arasında, kuzeydeki iki pencerenin üzerinde bir aslan ve karşılıklı iki tavuskuşu, güney kapının sağındaki pencerenin üzerinde kollarını iki yana açmış sakallı ve uzun etekli tunik giyen erkek figürleri dikkati çeker. Yanındaki yazıtta “Teodore” adı ile kaydedilen erkek figürü, yapının mimarı olarak yorumlanır. Güney kapının solunda ise üstte koruyucu ve güç sembolü olarak tek başına bir arslan kabartması bulunur.

Doğu cephede ve içte nef ayrımını sağlayan kemerlerin yüzeyinde, palmetler, kıvrık dallar ve dilimlerden oluşan bitkisel bezeme ile haç motifleri ve geometrik motifler uygulanmıştır. Güney cephede ise kırmızı boya ile yapılmış ışın motifleri bulunur. Kilisenin güneyindeki tepede, manastıra ait iki şapel yer alır. Şapeller, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı ve yarım yuvarlak apsislidir. Şapellerin örtü sistemi, büyük ölçüde çökmüştür. Ancak kalan izlerden, örtünün beşik tonoz, apsiste ise yarım kubbe olduğu anlaşılır.

7 Haziran 2008 Cumartesi

Yusufeli İşhan Kilisesi

İşhan Manastırı Artvin İli, Yusufeli İlçesi, İşhan Köyü’ndedir. Manastırdan günümüze bir kilise ve bir şapel ulaşmıştır.

İşhan KilisesiKilisenin adı ilk olarak, 951 tarihli “Grigor Khandza’nın Yaşamı” adlı elyazmasında geçer. Khandza Manastırı’nda Gürcü dilinde yazılmış olan ve halen Kudüs’de saklanan elyazmasında, III. Nerses’in piskoposluğu döneminde (641-661), doğum yeri olan İşhan’da tetrakonchos planlı bir kilise inşa ettirdiği belirtilir. Ancak, kısa süre sonra başlayan Arap akınları sırasında kilise tahrip olur ve terk edilir. Dokuzuncu yüzyılın başında Rahip Saba, Kral Adarnese’nin (ölümü, 826) desteği ve maddi katkısıyla, tahrip olan kilisenin yerinde yeni bir manastır kurar ve manastırın ilk rahibi olur. Kilisenin içindeki ve güney duvarındaki beş ayrı Gürcüce yazıttan, kilisenin 917 yılından başlayarak 1032 yılına kadar değişik dönemlerde onarıldığı anlaşılır.

12.-14. yüzyıllarda ise kilisenin batı, kuzey ve güneyine yeni yapılar eklenir. Çoruh Havzası’ndaki beş piskoposluk merkezinden biri olan manastır 17. yüzyıla kadar kullanılır. 19. yüzyılda Osmanlı-Rus savaşları sırasında, Osmanlı ordusunun kışlası; 19. yüzyılın sonundan 1983 yılına kadar kilisenin batı haç kolu cami olarak kullanılır. 1987 yılında ise manastır TC. Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilerek korunması gereken taşınmaz kültür varlıkları arasına alınmıştır.

İşhan Manastır Kilisesi, dıştan 35.00x20.70 m. boyutlarında, haç plan tipindedir. Kare planlı orta mekan, herbiri yaklaşık iki metre çapında dört serbest taşıyıcılar üzerinde yükselen kubbe ile örtülüdür. Merkezi mekan dört yönde haç kolları ile genişletilmiştir. Doğu haç kolu yarım daire planlı apsisle sonlanır. Kilisenin apsisi, kemerlerle birbirine bağlanan sekiz sütunlu düzenlemesiyle kendine has bir özellik gösterir. Apsislerin iki yanındaki mekanlar iki katlıdır. Merdiveni bulunmayan ikinci kattaki odaların inzivaya çekilen keşişler tarafından kullanıldığı tahmin edilir. Yapının batı haç kolu, diğer haç kollarına göre yaklaşık üç kat daha uzundur. Kilisenin camiye çevrilmesi sırasında, batı haç kolu ile merkezi mekan arasına bir duvar örülmüş; batı haç kolunun, güney ve batı duvarlarındaki iki kapı kapatılmıştır. Kapatılan kapılardan güneydeki caminin mihrabı; batı haç kolunun kuzeyindeki ek mekan ise son cemaat yeri olarak kullanılmıştır. Kilisenin içi 966 yılında duvar resimleri ile bezenmiştir. Günümüzde sadece kubbe ve güney haç kolundaki resimler kalmıştır. Kubbenin ortasında, “Haçın Göğe Yükselişi” sahnesi yer alır. Mecevherlerle bezenmiş olan haç dört melek tarafından taşınır. Kubbe eteğinde, dört yönde birer kez tekrarlanan Tevrat’taki “Zekeriya’nın Rüyası” sahnesi, dört kanatlı atın koşulduğu iki tekerlekli araba ve üzerinde ayaktaki sürücüsü ile tasvir edilmiştir. Her arabanın üzerinde bulunan, tek satırlık Gürcüce yazıtlarda, “ilk arabaya siyah atlar koşulmuştu”; “batı tarafa beyaz atlar koşulmuştu”; “ve güneydeki arabaya kestane rengi atlar koşulmuştu”; “ve doğuda alaca” ifadeleri yer alır. Kubbe kasnağında pencere aralarındaki onaltı kemer içinde ayakta duran birer peygamber; peygamberlerin üzerindeki onaltı yuvarlak niş içinde ellerinde asa tutan birer melek ve pencere kemerleri içinde ellerinde rulo tutan birer asker aziz resmedilmiştir.

Kuzey, güney ve batı haç kollarında, duvarlarda ve pencerelerin kemerleri içinde bulunan fresko kalıntıları, tanımlanamıyacak haldedir. Kuzey haç kolundaki pencere kemerinde, madalyon içinde tasvir edilen ve elinde kilise modeli tutan kadın portresi, başındaki taç ve üzerindeki mavi elbise ile soylu biri olabilir. Kilisenin düzgün kesme taşlardan örülen dış duvarları, kör kemer dizileri ve aralarındaki derin nişlerle hareketlendirilmiştir. Cephelerde kemer dizileri ile oluşturulan düzenleme, kubbe kasnağında da tekrarlanmış; kemer içlerinde dikdörtgen ve yuvarlak pencereler açılmıştır. Kubbenin konik çatısı, Haho manastır kilisesinde olduğu gibi koyu kırmızı ve gri renklerde, parlak sırlı kiremitlerle kaplanmıştır.

Kilisede, bezeme amacıyla toplam 22 değişik geometrik ve bitkisel motif kullanılmıştır. Bezemeler sütun başlık ve kaidelerinde, pencere kemerlerinin yüzeylerinde, kasnak ve çatı silmelerinde belli bir programa bağlı kalmaksızın tekrarlanır. Kilisenin batı haç kolu güney duvarındaki pencerenin altında “Aslan ile Ejderin Mücadelesi”ni gösteren bir kabartma bulunur. Kilisenin güneybatısındaki şapelin kapısı üzerindeki Gürcüce bir yazıta göre, şapel, Kral I. Gurgen (ölümü 1008) tarafından 1006 yılında yaptırılmış ve Meryem’e ithaf edilmiştir. Dıştan 10.30x5.70 m. boyutundaki şapel, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı ve tek neflidir. Doğuda, yarım yuvarlak bir apsisle sonlanan mekanın örtüsü beşik tonozdur. Apsiste ve batı duvarında birer pencere bulunur. Şapelde giriş ve pencere açıklıklarını çevreleyen kemerler, bitkisel ve geometrik motiflerle bezelidir. Geometrik motifler arasında, gerçek ve masalsı hayvan tasvirlerine yer verilmiştir. Şapelin içinin duvar resimleriyle kaplı olduğu düşünülse de; günümüze sadece apsis yarım kubbesindeki resim gelebilmiştir. Freskoda, “Tahtta Oturan İsa” sahnesi ve onun altında üç figüre ait kalıntılar görülür.

13 Nisan 2008 Pazar

Öğdem Köyü

Muhtar :Mehmet ÖZTÜRK Nufüs : 1324
Öğdem / Ogdem Küşnara Köyünün Tam Resmi İçin Tıklatınız.Önceleri ilçe merkezi olan Öğdem köyü oldukça geniş sayılabilecek yüzölçümüne ve diger köylere nazaran daha değişik bir coğrafi yapı ve verimli düz topraklara sahiptir.Çok yoğun bir nufüs yapısına sahip olmamakla beraber bir çok mahallesi ve mezrası bulunmaktadır.
Bunlardan bazıları; Dutlupınar (Küşnara),Tırpanat,Kavaklıdere gibi sıralanabilir.Ayrıca mezra diye nitelediğimiz yerleşim yerleri de bulunmaktadır.İsimleri; Kapreşet,Mandagut,Vaslat,Patanoşet, Kannet,Gurgelet gibi sıralanabilir. Bu yerleşim yerleri genellikle hayvancılık bakımından elverişli olup geniş meralar ve otlakara sahiptir.Önceleri kış mevsimleri de kulanılan yaylalar nüfusun göç etmesi ve köyde genellikle yaşlı nüfusun kalması nedeniyle kışları pek rağbet görmemektedir.Yazları serin olması nedeniyle hayvancılık açısından oldukça elverişli olan yaylalarda genellikle büyükbaş hayvancılık yapılır.Büyükbaş hayvanlar seçilir ve erkek hayvanlar bir çoban gözetiminde Haziran,Temmuz ve Ağustos aylarında dağlarda beslenir.Geceleri de dağlarda kalırlar hemen hemen büyün köyler için geçerli olan bu kural son zamanlarda hayvancılıktaki azalma nedeniyle uygulanamamaktadır.Dişi hayvanlar ise hayvan sayısına göre nöbetleşe veya bir çoban tutularak otlatılır.Küçükbaş hayvancılk ise neredeyse tamamen önemini kaybetmiştir.
Köyde zengin sayılabilecek yaban hayatı vardır.Orman açısından oldukça zengin olan köyde ayı,domuz,kurt,tilki,sansar,yabani keçi,tavşan,kınalı keklik ve daha değişik kuş türleri göze çarpmaktadır. Öğdem köyü göç vermeden önce oldukça faal bir yapıya sahipti.Öyleki köyde ilçe olduğu zamanlarlardan kalan Tarihi kaymakamlık binası dahil bir çok resmi kurum ve kuruluş binası bulunmaktadır.Önceleri bir çok bakkal, kahvehane ve demirci ustalarının dükkanlarını barındıran Öğdem köyü şimdilerde bu özelliklerini tamamen yitirmiş sayılabilir.
Öğdem köyünde kaleboynu diye adlandırılan yerde bir kale kalıntısı bulunmaktadır. Literarürlerde Öğdem kalesi diye adlandırılan bu kalenin yapım tarihi ve kimler tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber gözetleme amacı ile yapılmış olabileceği vurgulanmaktadır. Ayrıca Öğdem köyünde tarihi bir cami vardır gerek taş yapısı gerekse ahşap minare ve ahşap işlemeleriyle görülmeye değer bir eserdir. Esendal Çamlıca Kömürlü Esenyaka ve Çıralı köyleriyle komşu olan Öğdem köyünde orman yangınlarını gözetlemek amacıyla Ziyaret tepe diye adlandırılan tepede gözetleme kulesi bulunmaktadır.

Diğer yusufeli köyleri ve Öğdem köyü ile ilgili daha çok resim ve bilgi için artvin biz'i ziyaret edin